🏛️ KPSS TARİH (ATATÜRK İNKILAPLARI) - BÖLÜM 7: TOPLUMSAL ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR 🏛️
Bölüm 4'te Siyasi, Bölüm 5'te Hukuki ve Bölüm 6'da Eğitim alanındaki devrimleri gördük. Bu bölümde, devrimin "gündelik hayata" ve "toplumsal görünüme" yansımasını, yani Toplumsal Alanda Yapılan İnkılapları en ince ayrıntısına kadar işleyeceğiz.
Konularımız: Şapka ve Kıyafet Kanunu (1925), Tekke, Zaviye ve Türbelerin Kapatılması (1925), Batı ile entegrasyonu sağlayan Takvim, Saat ve Ölçülerde Değişiklik, resmi işlemlerdeki kaosu bitiren Soyadı Kanunu (1934) ve Türk kadınının siyasi hayata katılımını sağlayan Siyasi Haklar (BMW).
A. ŞAPKA VE KILIK-KIYAFET İNKILABI (1925)
Cumhuriyet ilan edilmiş, hukuk laikleşmişti ancak sokaktaki görünüm hala Osmanlı (dini ve sosyal statüleri belirten) düzenini yansıtıyordu. Amaç, çağdaş (modern) ve eşitlikçi (Halkçılık) bir toplum görünümü yaratmaktı.
Tepki: Bu kanun, Rize ve Erzurum gibi yerlerde küçük çaplı irticai isyanlara neden oldu. Bu isyancılar İstiklal Mahkemeleri'nde yargılandı.
İlgili İlkeler: İnkılapçılık (Doğrudan - Çağdaşlaşma/Batılılaşma), Laiklik (Dini simgelerin kaldırılması) ve Halkçılık (Toplumsal görünümde eşitlik).
B. TEKKE, ZAVİYE VE TÜRBELERİN KAPATILMASI (30 Kasım 1925)
Bu, Laikleşme (Bölüm 2) ilkesinin toplumsal hayattaki en büyük adımıdır.
Arka Plan: Osmanlı'da halkın manevi merkezi olan Tekke (büyük tarikat merkezi) ve Zaviyeler (küçük tarikat merkezi), 19. ve 20. yüzyılda asıl işlevini yitirmişti. "Büyücülük, muskacılık, falcılık" gibi hurafelerin merkezi haline gelmiş, halkın dini duygularını sömüren yerlere dönüşmüştü.
Tetikleyici (Siyasi Neden): Şeyh Said İsyanı (1925) (İç Politika konusunda işlenecek). Doğu Anadolu'da çıkan bu büyük isyan, Cumhuriyet'e ve Laikliğe karşı Tekke ve Zaviyelerin kışkırtma merkezi olarak kullanıldığını acı bir şekilde gösterdi.
Kanun (30 Kasım 1925):
- Tüm Tekkeler, Zaviyeler ve Türbeler (ibadet/ziyaret amaçlı) kapatıldı. (Bazı büyük evliya türbeleri -Mevlana, Hacı Bektaş- daha sonra "müze" olarak açılmıştır).
- Halkın dini duygularını sömüren "Şeyh, Derviş, Mürit, Baba, Dede, Seyit" gibi dini ve sosyal unvanlar yasaklandı.
İlgili İlkeler: Laiklik (Doğrudan), Halkçılık (Toplumsal eşitlik ve dini sömürünün engellenmesi).
C. TAKVİM, SAAT VE ÖLÇÜLERDE DEĞİŞİKLİK (1925 - 1935)
Amaç, Osmanlı'nın kullandığı (Hicri/Rumi takvim, Alaturka saat, Arşın, Endaze, Okka, Dirhem) sistemlerin, Avrupa (Batı) ile olan ticari ve diplomatik ilişkilerde yarattığı kaosu ve ikiliği bitirmekti.
- Miladi Takvim'in Kabulü (26 Aralık 1925): Hicri (Ay yılı) ve Rumi (Mali yıl) takvimler kaldırıldı. 1 Ocak 1926'dan itibaren Miladi Takvim (Güneş yılı) kabul edildi.
- Uluslararası Saat Sisteminin Kabulü (1925): Günü 12'de (akşam ezanı) başlatan "Alaturka" saat sistemi yerine, Uluslararası "Alafranga" Saat sistemi (gece 24.00) kabul edildi.
- Uluslararası Rakamların Kabulü (1928): Harf Devrimi (Bölüm 6) ile birlikte Arap rakamları yerine Latin (uluslararası) rakamlar kabul edildi.
- Ölçülerin Değiştirilmesi (1931): Arşın, Endaze, Kulaç (uzunluk) ve Okka, Dirhem, Çeki (ağırlık) kaldırıldı. Yerine Metre (uzunluk) ve Kilogram (ağırlık) sistemi getirildi. (Ticaretteki hileleri ve kaosu bitirdi).
- Hafta Tatili (1935): Avrupa ile ticari uyumu sağlamak için hafta tatili Cuma'dan, Cumartesi öğleden sonra ve Pazar gününe alındı.
D. SOYADI KANUNU (21 Haziran 1934)
Hukuk (Bölüm 5) ve Medeni Kanun (1926) reformlarına rağmen, toplumsal hayattaki en büyük kaoslardan biri "Soyadı" olmamasıydı.
- Osmanlı'da soyadı yoktu. İnsanlar "Kör Ali Oğlu Veli", "Hacı Paşa", "Tellioğlu İbrahim" gibi lakaplarla veya baba/memleket adıyla anılırdı.
- Bu durum, resmi işlerde (askerlik, tapu, miras, mahkeme, okul kaydı) büyük karışıklıklara neden oluyordu. (Örn: Askere alınacak "Kör Ali Oğlu Veli"nin kim olduğu bilinemiyordu).
- Ayrıca "Hacı, Hafız, Molla, Paşa, Efendi" gibi unvanlar, toplumsal eşitliğe (Halkçılık) aykırıydı.
- Her Türk vatandaşının, adından sonra öz Türkçe bir "soyadı" alması zorunlu hale getirildi.
- Rütbe, memuriyet, aşiret veya yabancı ırk/millet adlarının soyadı olarak alınması yasaklandı.
- Tamamlayıcı Kanun (26 Kasım 1934): "Ağa, Hacı, Hafız, Molla, Efendi, Bey, Paşa, Hanımefendi, Hazretleri" gibi eski toplumsal ayrıcalık (imtiyaz) belirten unvanlar ve lakaplar YASAKLANDI. (Resmi hitap "Bay/Bayan" oldu).
- ATATÜRK Soyadı (24 Kasım 1934): TBMM tarafından, özel bir kanunla, "Milletin Atası" anlamına gelen "Atatürk" soyadı sadece Mustafa Kemal'e verildi.
E. KADINLARA SİYASİ HAKLARIN VERİLMESİ (1930 - 1934)
Hukuk inkılabı (Bölüm 5), Medeni Kanun (1926) ile kadınlara sosyal ve ekonomik (boşanma, miras, şahitlik) hakları vererek Halkçılık ilkesini uygulamıştı. Ancak "siyasi" (seçme/seçilme) haklar verilmemişti.
Atatürk, bu hakları (Avrupa'nın çoğundan önce) aşamalı olarak verdi:
➡️ 1930: Belediye Seçimlerine katılma hakkı.
➡️ 1933: Muhtarlık Seçimlerine katılma hakkı.
➡️ 1934 (5 Aralık): Vekillik (Milletvekili) Seçimlerine (Tam Seçme ve Seçilme Hakkı) katılma hakkı.
ÖNEMİ: Türk kadını, Fransa, İtalya ve İsviçre gibi birçok Avrupa ülkesinden çok daha önce tam siyasi haklarına kavuşmuştur.
İlgili İlkeler: HALKÇILIK (Doğrudan) (Kadın-erkek siyasi eşitliği) ve CUMHURİYETÇİLİK (Doğrudan) (Ulusal Egemenliğin tam katılımı).
Bölüm 7'de, Toplumsal Devrimleri (Şapka, Tekke, Soyadı, Kadın Hakları) tamamladık. Siyasi, Hukuki, Eğitimsel ve Toplumsal yapı tamamen modernleşti.
Ancak tüm bu devrimlerin ayakta kalması için "Milli bir Ekonomi"ye ihtiyaç vardı.
Serimizin son bölümü olan Bölüm 8'de, EKONOMİ ALANINDA YAPILAN İNKILAPLARI işleyeceğiz: İzmir İktisat Kongresi (Misak-ı İktisadî), Aşar Vergisinin Kaldırılması, Teşvik-i Sanayi Kanunu, 1929 Krizi'nin getirdiği Devletçilik (Bölüm 3) modeli ve 1. Beş Yıllık Sanayi Planı (Sümerbank/Etibank).