İçereği Atla
KPSS Tarih (İç Politika) - BÖLÜM 2: TCF'nin Kapatılması ve İzmir Suikastı (1925-1926) (PDF İndirmeli)

🏛️ KPSS TARİH (ATATÜRK DÖNEMİ İÇ POLİTİKA) - BÖLÜM 2: İSYANIN TASFİYESİ VE İZMİR SUİKASTI (1925-1927) 🏛️

💡 3 Bölümlük Serimizin 2. Bölümü:
Bölüm 1'de, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın (TCF) kuruluşunu (1924) ve rejimin ilk büyük krizi olan Şeyh Said İsyanı'nın (1925) patlak vermesini gördük. İsyan üzerine hükümet (İsmet İnönü), Takrir-i Sükun Kanunu'nu (Huzuru Sağlama) çıkarmış ve İstiklal Mahkemeleri'ni yeniden kurmuştu.

Bu bölümde, Takrir-i Sükun Kanunu'nun nasıl uygulandığını, TCF'nin (İlk Muhalefet Partisi) nasıl kapatıldığını (1925), İzmir Suikastı Girişimi'ni (1926) ve bu olayın "Eski İttihatçılar" ile "Paşalar" (TCF Kurucuları) grubunun siyasetten tamamen tasfiyesi için nasıl kullanıldığını detaylıca işleyeceğiz.

A. ŞEYH SAİD İSYANI'NIN SİYASİ SONUÇLARI (1925)

1. İsyanın Bastırılması ve TCF'nin Kapatılması (3 Haziran 1925)

İsmet İnönü Hükümeti'nin çıkardığı Takrir-i Sükun Kanunu (Bölüm 1) ve kurulan Şark (Doğu) İstiklal Mahkemesi, isyanı askeri ve hukuki olarak sert bir şekilde bastırdı. Şeyh Said ve isyan liderleri idam edildi.

⚠️ Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın (TCF) Kapatılması (1925):
Gerekçe (İlişkilendirme):
  1. TCF'nin (Bölüm 1) parti programındaki "Fırkamız dini inançlara hürmetkârdır (saygılıdır)" maddesi.
  2. İsyancıların (Şeyh Said vb.) bu maddeyi "kendi propagandaları için kullanması" ve "Gâvur" dedikleri CHF'ye karşı TCF'yi desteklemeleri.
  3. Bazı TCF üyelerinin (özellikle Doğu'daki şubelerin) isyana dolaylı olarak destek vermesi veya sessiz kalması.
Karar: Takrir-i Sükun Kanunu'na dayanan Hükümet (İsmet İnönü), Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk muhalefet partisi olan TCF'yi "İrticayı (Gericiliği) körüklediği ve isyana zemin hazırladığı" gerekçesiyle kapattı (3 Haziran 1925).

ÖNEMİ: Türkiye'nin İLK ÇOK PARTİLİ HAYATA GEÇİŞ DENEMESİ başarısızlıkla sonuçlanmıştır.

2. Şeyh Said İsyanı'nın Dış Politikadaki Sonucu (Musul'un Kaybı)

İsyanın en trajik sonucu dış politikada yaşandı. İsyanın çıktığı 1925 yılında, Türkiye ile İngiltere arasında "Musul Sorunu" (Irak Sınırı) görüşülüyordu (Lozan'dan kalan tek sorun).

Sonuç: Türk ordusu, Musul'a müdahale etmek yerine, enerjisinin tamamını içerideki Şeyh Said İsyanı'nı bastırmaya harcamak zorunda kaldı.
İsyanı (Bölüm 1) kışkırtan İngiltere, bu durumdan faydalanarak Milletler Cemiyeti'nden (İngiliz kontrolündeydi) Musul'un Irak'a (İngiliz Mandası) bırakılması kararını çıkarttı.
Türkiye, 1926'da imzaladığı Ankara Antlaşması ile Musul'u (Misak-ı Millî'den 3. Taviz) resmen kaybetti. (Bu konu Dış Politika serisinde detaylıca işlenecektir).

B. TAKRİR-İ SÜKUN DÖNEMİ VE İZMİR SUİKASTI GİRİŞİMİ (16 Haziran 1926)

TCF'nin kapatılmasıyla (1925) muhalefet partisi kalmamıştı. Ancak bu, muhalefetin bittiği anlamına gelmiyordu. Takrir-i Sükun Kanunu'nun (1925-1929 arası 4 yıl sürdü) gölgesinde, İnkılaplara (özellikle Şapka Kanunu - Bölüm 7) karşı gizli bir öfke birikiyordu.

1. Olayın Gelişimi ve Ortaya Çıkması

Olay: Mustafa Kemal'in 16 Haziran 1926'da yapacağı İzmir gezisi sırasında, onu pusu kurarak öldürme (suikast) planıdır.
Planlayıcılar: Eski İttihatçılar (Ziya Hurşit, "Laz İsmail", "Gürcü Yusuf", "Çopur Hilmi").
İhbar Eden (Kilit İsim): Suikastçıları Yunanistan'ın Sakız Adası'na kaçıracak olan kayıkçı Giritli Şevki. (Korkup İzmir Valisi'ne ihbar etmiştir).
Sonuç: Suikastçılar, Mustafa Kemal İzmir'e gelmeden bir gün önce yakalandı.

2. Mustafa Kemal'in Tepkisi (Tarihi Söz)

Mustafa Kemal, bu olayın şahsından çok, Cumhuriyet rejimine yönelik olduğunu vurguladı ve Nutuk'ta da yer alan o tarihi sözünü söyledi:

⚠️ "Benim naçiz (değersiz) vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet (sonsuza dek) payidar kalacaktır."

C. İZMİR SUİKASTI DAVASI VE BÜYÜK TASFİYE (1926-1927)

İzmir Suikastı, Mustafa Kemal ve İsmet İnönü Hükümeti'ne, rejim karşıtı olduğunu düşündükleri tüm eski muhalefeti tamamen tasfiye etme fırsatı verdi.

1. İstiklal Mahkemeleri'nin Rolü

Takrir-i Sükun Kanunu hala yürürlükteydi. Ankara'da görev yapan İstiklal Mahkemesi (Başkanı: Kel Ali - Ali Çetinkaya), yargılama yapmak için İzmir'e taşındı.

Bu mahkeme, sadece suikastı planlayan Ziya Hurşit ve adamlarını değil, onlarla "fikirsel bağı" olduğu iddia edilen tüm muhalif grupları yargıladı.

⚠️ Suikast Davası ile Tasfiye Edilen Gruplar:

1. GRUP (TASFİYE EDİLEN): ESKİ İTTİHATÇILAR (İttihat ve Terakki)
  • Suçlama: Suikastın arkasındaki "beyin takımı" olmak. (İTC'nin eski "fedai" alışkanlıkları).
  • Asıl Neden: İTC'nin ileri gelenlerinin (Cavit Bey, Dr. Nazım, Kara Kemal) hala devlet içinde "paralel bir yapı" (derin devlet) gibi hareket etmeleri ve Mustafa Kemal'in liderliğine (otoritesine) gölge düşürmeleri.
  • Sonuç: Cavit Bey, Dr. Nazım, Kara Kemal gibi İttihatçıların liderleri suçlu bulundu ve idam edildi.
  • ÖNEMİ: İttihatçılık hareketi, bu davayla birlikte 1926'da resmen ve fiilen tasfiye edildi.

2. GRUP (YARGILANAN): TERAKKİPERVER CUMHURİYET FIRKASI (TCF) KADROSU
  • Suçlama: Kapatılan TCF'nin (Bölüm 1) eski üyelerinin (Paşaların) suikast girişiminden haberdar olması veya desteklemesi iddiası.
  • Asıl Neden: Kurtuluş Savaşı'nı yapan "Paşalar" grubunun (Kâzım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Rauf Orbay) Mustafa Kemal'e karşı olan son siyasi muhalefet gücünü kırmak.
  • Sonuç: Mahkeme, Kâzım Karabekir ve Ali Fuat Paşa'yı da tutukladı ve yargıladı. (Mustafa Kemal'in müdahalesi ve delil yetersizliği ile) Paşaların tamamı BERAAT ETTİ (suçsuz bulundu).
  • ÖNEMİ: İdam edilmeseler de, Milli Mücadele'nin bu kahramanları (Paşalar) siyasetten tamamen dışlandı ve (Atatürk'ün ölümüne kadar) uzun bir siyasi inzivaya çekildiler.

2. Genel Değerlendirme (1925-1930 Arası)

Şeyh Said İsyanı (1925) ve İzmir Suikastı (1926), Takrir-i Sükun Kanunu'nun verdiği olağanüstü yetkilerle atlatıldı. 1927'de İstiklal Mahkemeleri görevini tamamladı.

1925-1930 arası, Türkiye Cumhuriyeti'nin "Mutlak Tek Parti Dönemi"dir. Bu dönemde:

  1. İlk muhalefet partisi (TCF) kapatılmıştır.
  2. Rejime yönelik ilk büyük isyan (Şeyh Said) bastırılmıştır.
  3. En radikal İnkılaplar (Şapka, Tekke, Medeni Kanun, Harf Devrimi) bu "huzur" (Takrir-i Sükun) döneminde, muhalefetsiz bir ortamda yapılmıştır.
💡 Bölüm 3'e (Son Bölüm) Hazırlık:
Bölüm 2'de, ilk muhalefet denemesinin (TCF) başarısızlıkla sonuçlandığını ve 1925-1930 arası sert bir tek parti yönetimi uygulandığını gördük.

Ancak 1929'da patlak veren Dünya Ekonomik Krizi, Hükümetin (CHF) Devletçi (Bölüm 3) politikalarına karşı halkta büyük bir tepki oluşturdu.

Bölüm 3'te, Mustafa Kemal'in, hem bu ekonomik tepkiyi yumuşatmak hem de demokrasiyi (Cumhuriyetçilik) yerleştirmek için "Kontrollü İkinci Muhalefet Denemesi" olan Serbest Cumhuriyet Fırkası (1930)'nı (Ali Fethi Okyar) nasıl kurdurduğunu ve bu ikinci denemenin de Menemen (Kubilay) Olayı (1930) ile nasıl trajik bir şekilde başarısız olduğunu işleyeceğiz.