🏛️ KPSS TARİH (DIŞ POLİTİKA) - BÖLÜM 4: DOĞU SINIRI (SADABAT) VE HATAY SORUNU (1937-1939) 🏛️
Bölüm 3'te, 1930'lardaki tehditlere (İtalya/Almanya) karşı Batı Sınırı'nı (Balkan Antantı - 1934) ve Boğazları (Montrö - 1936) nasıl güvenceye aldığımızı gördük.
Bu son bölümde, İtalya'nın Doğu Akdeniz (Habeşistan) tehdidine karşı Doğu Sınırı'nı güvenceye alan Sadabat Paktı (1937)'nı işleyeceğiz. En önemlisi, Atatürk'ün "şahsi meselem" dediği, Misak-ı Millî'nin son hedefi olan HATAY SORUNU'nu, Hatay Cumhuriyeti'nin kuruluşunu (1938) ve Hatay'ın Anavatan'a Katılma (1939) sürecini (Atatürk'ün vefatından sonra) detaylıca inceleyeceğiz.
A. SADABAT PAKTI (8 Temmuz 1937) (DOĞU SINIRININ GÜVENCESİ)
Balkan Antantı (Bölüm 3) Batı sınırını güvenceye almıştı. Ancak 1935'te İtalya'nın (Mussolini) Habeşistan'ı (Etiyopya) işgal etmesi, Doğu Akdeniz ve Orta Doğu için de bir tehdit oluşturdu. Türkiye, Batı'da olduğu gibi Doğu'da da "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" ilkesi gereği bir güvenlik paktı kurdu.
1. Paktın Kurulması ve Üyeleri (Kodlama: TİIA)
Pakt, İran'ın Tahran kentindeki Sadabat Sarayı'nda imzalandı.
➡️ Türkiye
➡️ İran
➡️ Irak (Musul (Bölüm 2) sorunu çözüldüğü için katıldı).
➡️ Afganistan (TBMM'yi tanıyan ilk Müslüman devletti (Bölüm 3)).
SURİYE:
- Neden Katılmadı? Çünkü Türkiye ile Suriye arasında "HATAY SORUNU" vardı. Suriye, Hatay üzerinde hak iddia ediyordu ve Türkiye'nin doğu sınırlarını (Hatay dahil) tanımıyordu.
2. Önemi ve Sonuçları
➡️ "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" ilkesinin ve bölgesel barış liderliğinin bir başarısıdır.
➡️ Antant, II. Dünya Savaşı'nın (1939) başlamasıyla ve Irak'taki rejim değişikliğiyle fiilen sona ermiştir.
B. HATAY SORUNU (ATATÜRK'ÜN "ŞAHSİ MESELEM"İ) (1936-1939)
Atatürk Dönemi Dış Politikasının en büyük başarısıdır. Misak-ı Millî'nin son hedefidir.
1. Sorunun Kaynağı (1921 Ankara Antlaşması)
"Muharebeler Dönemi - Bölüm 3"te gördüğümüz gibi, Sakarya Zaferi (1921) sonrası Fransa ile imzalanan Ankara Antlaşması ile Güney Cephesi kapanmıştı. Ancak HATAY (İskenderun Sancağı), Misak-ı Millî'den TAVİZ (Batum'dan sonra ikinci) verilerek Fransa Mandası altındaki Suriye'ye bırakılmıştı.
2. Fırsatın Doğuşu (1936)
1936'da, Avrupa'da Alman (Hitler) tehdidi yeniden ortaya çıktı (Bölüm 3 - Montrö'nün nedeni). Fransa, kendi sınırları (Alsas-Loren) tehlikeye girince, Orta Doğu'daki sömürgelerinden (Manda) çekilme kararı aldı.
Fransa, Suriye'ye (ve Lübnan'a) 1936'da bağımsızlık verdi.
Fransa, Suriye'den çekilirken, Hatay'ı da Suriye'ye bırakmak istedi.
Türkiye'nin (Atatürk'ün) Tezi: "1921 Ankara Antlaşması'nı ben Suriye ile değil, FRANSA ile imzaladım. Manda (Fransa) çekilirse, Hatay'ın statüsü yeniden belirlenmelidir. Hatay halkının çoğunluğu Türk'tür ve kendi kaderini (Self-Determinasyon) kendi belirlemelidir."
Atatürk, bu konuyu "Benim şahsi meselemdir" diyerek sahiplendi ve "Kırk asırlık Türk yurdu düşman eline bırakılamaz" diyerek kararlılığını gösterdi.
3. Diplomatik Mücadele ve Sandler Raporu
Atatürk, (Musul'daki (Bölüm 2) hatanın aksine) sorunu Milletler Cemiyeti'ne (MC) taşıdı. MC, bölgede inceleme yapması için İsveçli delege Sandler'i görevlendirdi.
ÖNEMİ: Milli Mücadele'nin haklılığını kanıtlayan İKİNCİ ULUSLARARASI RAPORDUR.
4. Bağımsız Hatay Cumhuriyeti'nin Kuruluşu (2 Eylül 1938)
Sandler Raporu doğrultusunda, MC gözetiminde Hatay'da seçimler yapıldı. Türkler meclis çoğunluğunu kazandı.
Bu meclis, 2 Eylül 1938'de BAĞIMSIZ HATAY CUMHURİYETİ'nin kurulduğunu ilan etti.
- İlk Cumhurbaşkanı: Tayfur Sökmen.
- İlk Başbakanı: Abdurrahman Melek.
- Atatürk'ün Rolü: Atatürk, bu süreçte hasta yatağındayken (Siroz) Adana ve Mersin'e kadar gelerek dünyaya kararlılık mesajı verdi. Ayrıca Hatay Cumhuriyeti'nin anayasasını bizzat hazırladı.
5. Hatay'ın Anavatan'a Katılması (23 Haziran 1939)
1939 yılına gelindiğinde, Avrupa'da II. Dünya Savaşı kapıdaydı. Almanya'nın (Hitler) Çekoslovakya'yı işgali, İngiltere ve Fransa'yı paniğe sürükledi. Türkiye'yi (jeopolitik konumu nedeniyle) Almanya'nın yanına itmek istemeyen Fransa, Hatay konusundaki inadından vazgeçti.
Olay: Bağımsız Hatay Cumhuriyeti Meclisi, (Atatürk'ün ölümünden 7 ay sonra, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü döneminde) 23 Haziran 1939'da oybirliği ile Türkiye Cumhuriyeti'ne katılma kararı aldı.
ÖNEMİ:
- Misak-ı Millî'nin (Hazırlık Bölüm 6) gerçekleşen SON hedefidir.
- Türkiye Cumhuriyeti'nin SAVAŞSIZ kazandığı bir topraktır (Montrö gibi).
- Atatürk'ün "Şahsi Meselem" dediği sorun, onun diplomatik dehası sayesinde (vefatından sonra bile) çözülmüştür.
- Güney sınırımız (Suriye sınırı) KESİN OLARAK çizilmiştir.
Böylece "Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası" serimizi 4 detaylı bölümde (1. Lozan Pürüzleri, 2. Musul/MC, 3. Balkan/Montrö, 4. Sadabat/Hatay) tamamlamış bulunuyoruz.
Listenize göre (Dış Politika -> Atatürk Sonrası Dönem) sıradaki konumuz, 10 Kasım 1938 sonrası Türkiye Cumhuriyeti'dir.
Hazır olduğunuzda, bir sonraki serimiz olan "ATATÜRK SONRASI DÖNEM (İSMET İNÖNÜ VE II. DÜNYA SAVAŞI)" ile başlayabiliriz.