🏛️ KPSS TARİH (ATATÜRK SONRASI) - BÖLÜM 2: II. DÜNYA SAVAŞI'NDA TÜRKİYE (İÇ POLİTİKA) (1940-1943) 🏛️
Bölüm 1'de, İsmet İnönü'nün (1938) "Milli Şef" olarak Cumhurbaşkanı olduğunu, Hatay'ı (1939) Anavatan'a kattığını ve II. Dünya Savaşı başlarken "Denge Politikası" (Ankara Paktı) izlediğini gördük.
Bu bölümde, 1940-1943 arasında, Türkiye'nin savaşa girmemek için yürüttüğü "Silahlı Tarafsızlık" politikasının içeride (ekonomide) yarattığı büyük bunalımı inceleyeceğiz. Konularımız: Milli Korunma Kanunu (1940), Varlık Vergisi (1942), Toprak Mahsulleri Vergisi (1943), **Ekmek Karnesi** uygulaması ve bu karanlık dönemde bir eğitim projesi olarak doğan **Köy Enstitüleri (1940)**.
A. II. DÜNYA SAVAŞI'NDA TÜRKİYE'NİN "SİLAHLI TARAFSIZLIK" POLİTİKASI
1939'da savaş başladığında (Bölüm 1), Türkiye'nin amacı ne pahasına olursa olsun savaşa girmemekti. Ancak 1940-1941'de Almanya (Hitler) fırtına gibi esti.
➡️ Almanya, Yunanistan'ı işgal etti ve Balkanlar'ı (Bulgaristan/Romanya) ele geçirdi.
➡️ SONUÇ: Türkiye, kara sınırında (Trakya/Edirne) Nazi Almanyası ile komşu oldu.
➡️ DENGE: İnönü, bir yandan İngiltere ile (Ankara Paktı - Bölüm 1) müttefik iken, diğer yandan sınırına dayanan Almanya ile "Türk-Alman Saldırmazlık Paktı" (1941) imzalayarak savaşa girmemeyi başardı.
Savaşa girmemek için 1 milyona yakın erkek nüfus askere (seferberlik) alındı ve Trakya'ya (Çakmak Hattı) yığıldı. Bu durum, üretimin (tarım ve sanayi) çökmesine neden oldu.
B. SAVAŞ EKONOMİSİ VE İÇ POLİTİKADAKİ YANSIMALARI (1940-1943)
Tüm erkeklerin askerde, tüm fabrikaların ordunun emrinde olması, kıtlık, karaborsa ve enflasyon yarattı. Dönemin Başbakanı Refik Saydam ve Şükrü Saraçoğlu (1942'den sonra) bu krizi yönetmek için olağanüstü kanunlar çıkardı.
Amaç: Savaş ekonomisini yönetmek ve karaborsayı engellemek.
İçeriği (Tam Yetki): Bu kanun, Hükümete (İnönü/Refik Saydam) "olağanüstü" ekonomik yetkiler verdi:
- Devlet, fiyatları belirleyebilecek (Narh Koyma).
- Devlet, stratejik ürünlere (buğday, kömür, demir) el koyabilecekti (İstimlâk).
- Halk için "angarya" (zorunlu çalışma) getirilebilecekti (Örn: Madenlerde).
Amaç: Savaş yıllarında karaborsa ve vurgunculuk yaparak aşırı zenginleşen savaş zenginlerinden (Tüccarlar) bir defalık servet vergisi almak.
Uygulama: Kanun (Başbakan Şükrü Saraçoğlu), kağıt üzerinde herkesi kapsasa da, uygulamada ağırlıklı olarak Gayrimüslim azınlıklara (Rum, Ermeni, Yahudi tüccarlar) ve Dönmelere (Selanikli) yönelikti. Çok yüksek vergiler konuldu.
Sonuç: Vergiyi ödeyemeyen 1.400'e yakın Gayrimüslim tüccar, Erzurum/Aşkale'ye taş kırmak üzere "Çalışma Kampları"na gönderildi.
ÖNEMİ: Devlet hazinesine büyük gelir sağladı ancak Milli Birlik (Milliyetçilik) ve Eşitlik (Halkçılık) ilkelerine aykırı olduğu için ağır eleştiriler aldı. ABD ve İngiltere'nin baskısıyla 1944'te kaldırıldı.
Amaç: Orduyu (1 milyon asker) beslemek ve şehirlerdeki kıtlığı (karne) yönetmek.
C. KÖY ENSTİTÜLERİ (17 Nisan 1940) (EĞİTİM DEVRİMİ)
II. Dünya Savaşı'nın bu karanlık ekonomik ortamında, Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel ve İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç ("Tonguç Baba"), Cumhuriyet tarihinin en özgün eğitim projesini başlattı.
Amaç: Atatürk İnkılaplarını (Bölüm 4-8) köylere ulaştırmak. Türkiye nüfusunun %80'i köylerdeydi ve köylerde "Öğretmen" yoktu.
Model ("İş İçinde Eğitim"):
- Köylerden zeki çocuklar (kız/erkek karışık - Karma Eğitim) seçilecek.
- Bu çocuklar, tarım arazisi olan bölgelerde kurulan "Köy Enstitüleri"nde (Yatılı Okul) 5 yıl eğitim alacak.
- Bu eğitimde, normal (kültür) derslerin (Matematik, Tarih) yanı sıra, "Uygulamalı" dersler alacaklar: Tarım (tarla sürme), Hayvancılık, Duvarcılık (inşaat), Marangozluk, Demircilik.
- Mezun olan öğretmen (erkekse askerliğini de yapmış sayılıyordu), kendi köyüne veya bir köye tayin edilecek.
- Burada sadece "Öğretmen" değil, aynı zamanda "Köy Lideri" (Modern tarımı öğreten, halkı eğiten) olacaktı.
ÖNEMİ (KPSS Yorumu):
- Halkçılık (Bölüm 2) ilkesinin en saf uygulamasıdır (Eğitimde fırsat eşitliği).
- Laik, bilimsel ve üretken bir nesil yetiştirmeyi amaçlayan dünyaya özgü (milli) bir modeldir.
- (Daha sonra, 1946'da Çok Partili Hayata geçildiğinde, "Bu okullarda Komünizm propagandası yapılıyor" ve "Kız-erkek karışık eğitim dine aykırı" eleştirileriyle (Ağaların da baskısı) Demokrat Parti (Bölüm 4) tarafından 1954'te kapatılacaktır).
Bölüm 2'de, İnönü Hükümeti'nin 1940-1943 arasında savaşa girmemek için içeride (Varlık Vergisi, Ekmek Karnesi) çok sert ekonomik tedbirler aldığını gördük.
1943 yılına gelindiğinde, Almanya'nın Stalingrad'da Rusya'ya yenilmesiyle savaşın seyri değişti. Müttefikler (İngiltere, ABD, SSCB) kazanmaya başladı.
Bölüm 3'te, bu kez Müttefiklerin (özellikle Churchill) "Türkiye'yi savaşa sokma" baskılarını, İnönü'nün bu baskıları savuşturduğu Adana ve Kahire Konferansları'nı (1943), Birleşmiş Milletler (BM)'e kurucu üye olmak için "sembolik" savaş ilanımızı (1945) ve savaşın bitişini işleyeceğiz.