🏛️ KPSS TARİH (ATATÜRK SONRASI) - BÖLÜM 3: II. DÜNYA SAVAŞI (DIŞ POLİTİKA) VE SAVAŞIN SONU (1943-1945) 🏛️
Bölüm 2'de, II. Dünya Savaşı yıllarında (1940-1943) savaşa girmemenin ağır ekonomik bedellerini (Varlık Vergisi, Karne) ve Köy Enstitüleri'nin açılışını gördük.
1943 yılına gelindiğinde, Almanya'nın Stalingrad'da Rusya'ya yenilmesiyle savaşın seyri değişti. Müttefikler (İngiltere, ABD, SSCB) kazanmaya başladı.
Bu bölümde, bu kez Müttefiklerin (özellikle Churchill) "Türkiye'yi savaşa sokma" baskılarını, İnönü'nün bu baskıları savuşturduğu Adana ve Kahire Konferansları'nı (1943), Birleşmiş Milletler (BM)'e kurucu üye olmak için "sembolik" savaş ilanımızı (1945) ve savaşın bitişini işleyeceğiz.
A. DENGE POLİTİKASI VE MÜTTEFİKLERİN BASKISI (1943)
1943'te savaşın Müttefikler lehine dönmesi, Türkiye'nin "Denge Politikası"nı (Bölüm 1) zorlaştırdı. İngiltere Başbakanı Winston Churchill, savaşı kısaltmak için Balkanlar'da yeni bir cephe açmak (Almanya'yı sıkıştırmak) ve bu cephede Türk askerini kullanmak istiyordu. Bu amaçla İsmet İnönü ile bir dizi gizli görüşme yaptı.
Churchill'in Talebi: "Savaşa bizim yanımızda (Müttefikler) girin. Balkanlarda cephe açalım."
İnönü'nün Cevabı (Oyalama Taktiği): "Savaşa girmeye hazırız, ancak ordumuzun (Bölüm 2'de gördüğümüz) teçhizat (silah/uçak/tank) eksiği var. Önce bu eksikleri tamamlayın (yardım edin), sonra girelim."
Yorumu: İnönü, savaşa girmeyi prensipte kabul etmiş GÖRÜNEREK, ancak "imkansız" lojistik şartlar öne sürerek zaman kazanmaya (Denge Politikası) devam etmiştir.
Konu: İngiltere'nin "Hala savaşa girmediniz" baskısı ve teçhizat pazarlığı. Sonuç alınamadı.
Bu kez baskı en üst düzeydeydi.
Katılımcılar (Üç Büyükler + İnönü):
- Türkiye: İsmet İnönü
- İngiltere: Winston Churchill
- ABD: Franklin D. Roosevelt
Talep: Müttefikler (ABD/İngiltere), Türkiye'nin 1943 sonuna kadar (hemen) savaşa girmesini istediler.
İnönü'nün Başarısı (Denge Diplomasisi):
- İnönü, "Evet" demedi.
- Gerekçe olarak, Almanya'nın (Hitler) hala çok güçlü olduğunu, savaşa girersek (özellikle İstanbul ve İzmir) Alman hava kuvvetlerince bombalanacağını (Sofya gibi) söyledi.
- "Önce tam teçhizat yardımı, sonra savaş" tezini tekrarladı.
- En Önemli Kozu: ABD Başkanı Roosevelt'i, "Türkiye'yi donanımsız bir savaşa sürüklemenin mantıksız olduğuna" ikna etti.
B. SAVAŞIN SONU VE TÜRKİYE'NİN "SEMbolİK" SAVAŞ İLANI (1945)
1. Yalta Konferansı (Şubat 1945)
Savaşın bitmek üzere olduğu (Almanya'nın yenilgisi kesinleşmişti) bir dönemde, Müttefiklerin "Üç Büyük" lideri (Stalin, Churchill, Roosevelt) Yalta'da (Kırım) toplanarak savaştan SONRAKİ YENİ DÜNYA DÜZENİNİ belirledi.
2. Türkiye'nin Sembolik Savaş İlanı (23 Şubat 1945)
Türkiye, savaş boyunca (1939-1945) "Silahlı Tarafsızlık" ile savaşa fiilen girmemişti. Ancak Yalta'daki bu "Kurucu Üyelik" şartını kaçırmak istemedi.
Neden Savaş İlan Ettik?
- Yalta Konferansı'nda alınan karar gereği,
- Yeni kurulacak olan BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (BM)'e,
- KURUCU ÜYE sıfatıyla katılabilmek için. (Dünya siyasetinde yer almak).
Sonuç: Türkiye, fiilen hiç savaşmamış olmasına rağmen, II. Dünya Savaşı'nı "kazanan Müttefikler" safında bitirdi.
C. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER'İN KURULUŞU (1945)
Yalta'daki karar gereği, 1 Mart 1945'ten önce savaş ilan eden devletler, San Francisco Konferansı'nda (Nisan-Haziran 1945) toplandı.
ÖNEMİ: Türkiye, Birleşmiş Milletler'in KURUCU ÜYESİ oldu. (Böylece Atatürk'ün "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" politikası taçlanmış oldu).
(I. Dünya Savaşı sonrası kurulan Milletler Cemiyeti (MC) (Bölüm 2), II. Dünya Savaşı'nı engelleyemediği için feshedilmiş, yerine BM kurulmuştur).
Bölüm 3'te, İnönü'nün "Denge Politikası" ile Türkiye'yi II. Dünya Savaşı'na sokmadığını (Adana/Kahire) ve savaşın sonunda (Yalta kararı) BM'ye kurucu üye olarak katıldığını gördük.
Türkiye, 1945'te savaşı "Batı Bloku" (ABD/İngiltere) yanında, muzaffer bir devlet olarak bitirmişti. Ancak Yalta Konferansı'nda Müttefiklerin (ABD/İngiltere) zayıf düşmesi, Sovyet Rusya'yı (SSCB - Stalin) aşırı güçlendirmişti.
Bölüm 4'te, Savaş biter bitmez (1945) başlayan "SOĞUK SAVAŞ"ı; SSCB'nin (Stalin) Türkiye'den (Boğazlar, Kars, Ardahan) toprak taleplerini, Türkiye'nin bu Sovyet Tehdidi karşısında ABD (Batı) Bloku'na sığınmasını ve Batı'nın "demokrasiye geçin" şartı üzerine başlayan Çok Partili Hayata Geçiş sürecini (Dörtlü Takrir, Demokrat Parti'nin kuruluşu, 1946 ve 1950 Seçimleri) işleyeceğiz.