İçereği Atla
Paragrafta Anlam Testi - 2

Paragrafta Anlam Testi - 2

Bilmek ve anlamak arasında derin bir fark vardır. Bilmek, enformasyonun zihinde biriktirilmesidir; bir ansiklopedi gibi, verileri depolamaktır. Anlamak ise bu verileri içselleştirmek, onlar arasında bağlar kurmak, yorumlamak ve hayata geçirmektir. Bilgi, parmaklarımızın ucundaki internet sayesinde herkese açıktır ve neredeyse sınırsızdır. Ancak anlama, kişisel bir çaba, derin bir tefekkür ve deneyim süzgeci gerektirir. Bir konuyu gerçekten anlayan insan, o bilgiyi kendi cümleleriyle yeniden üretebilir, farklı durumlara uygulayabilir ve başkasına öğretebilir. Sadece bilen ise ezberlediğini tekrar etmekle yetinir.

1. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

Doğru Cevap: B
Parçada, bilginin sadece veri biriktirmek olduğu; anlamanın ise bu veriyi işlemek, yorumlamak ve içselleştirmek olduğu vurgulanıyor. Anlamanın kişisel çaba ve tefekkür gerektirdiği belirtilerek, bilmekten daha derin ve üstün bir süreç olduğunun altı çiziliyor.
Nostalji, genellikle geçmişin şimdikinden daha iyi olduğu yanılgısına dayanır. Oysa bu, geçmişin gerçek bir yansıması değil, hafızamızın seçici bir kurgusudur. İnsan zihni, olumsuz anıları zamanla törpüleme ve silikleştirme, olumlu olanları ise parlatma ve yüceltme eğilimindedir. Bu yüzden, çocukluğumuzun geçtiği sokaklar daha geniş, oyunlarımız daha eğlenceli ve ilişkilerimiz daha samimi gibi gelir. Aslında özlediğimiz şey geçmişin kendisi değil, o geçmişe dair zihnimizde inşa ettiğimiz o idealize edilmiş, kusursuzlaştırılmış anılardır.

2. Bu parçadan nostalji ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

Doğru Cevap: D
Parçada nostaljinin, geçmişin gerçekten daha iyi olduğu anlamına gelmediği, tam aksine hafızamızın geçmişi "güzelleştirmesinden" ve kötü anıları silikleştirmesinden kaynaklanan bir "yanılgı" olduğu belirtiliyor. Dolayısıyla D şıkkı, parçanın ana fikriyle tamamen çelişir.
Minimalizm, sanıldığı gibi sadece daha az eşyaya sahip olmak değildir. Bu, felsefenin sadece yüzeydeki görünümüdür. Özünde minimalizm, hayatımızdaki fazlalıklardan bilinçli olarak kurtularak gerçekten değerli olan şeylere yer açma sanatıdır. Bu değerler; ilişkiler, deneyimler, kişisel gelişim ve tutkular olabilir. ----. Bu nedenle minimalizm, bir yoksunluk değil, aksine bir zenginleşme felsefesidir; maddi olanı azaltarak manevi olanı çoğaltmaktır.

3. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

Doğru Cevap: B
Paragraf, minimalizmin "fazlalıklardan kurtulup önemli olana odaklanmak" olduğunu anlatıyor. Bu, "her şeye sahip olma" arzusuna, yani tüketim kültürüne bir tepki olduğu düşüncesiyle anlam bütünlüğü sağlar. Boşluktan önceki ve sonraki cümleler bu fikri destekler niteliktedir.
(I) Eleştiri, bir sanat eserini okur veya izleyici için daha anlaşılır kılmayı amaçlayan zihinsel bir çabadır. (II) İyi bir eleştirmen, eseri hem kendi iç dinamikleriyle hem de yaratıldığı toplumsal bağlamla birlikte değerlendirir. (III) Eleştirmenin görevi, eseri yargılamak değil, onu çözümlemek ve yorumlamaktır. (IV) Sanat eleştirisi, üniversitelerin ilgili bölümlerinde bir ders olarak okutulmaktadır. (V) Böylece okurun, eserin katmanları arasına gizlenmiş anlamlara ulaşmasına yardımcı olur.

4. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

Doğru Cevap: C
Paragraf, eleştirinin amacı, iyi bir eleştirmenin özellikleri ve görevi üzerine odaklanmıştır. IV. cümle ise konunun bu özünden saparak, eleştirinin akademik bir disiplin olarak nerede öğretildiğine dair pratik bir bilgi vermektedir. Bu cümle, paragrafın felsefi ve işlevsel akışıyla uyumsuzdur.
Şehrin üzerini ağır bir sis kaplamıştı. Sokak lambaları, bu puslu perdenin ardında solgun ve hayaletimsi birer leke gibi duruyordu. Kaldırımda yürüyen birkaç silüet, aceleci adımlarla bu tekinsiz atmosferden sıyrılmaya çalışıyordu. Arabaların farları, önlerini birkaç metreden fazla aydınlatamıyor, sesleri boğuk bir uğultu halinde yayılıyordu. Her şey, sanki suyun altında ağır çekimde hareket ediyormuş gibiydi. Bu sessizliği ve durağanlığı yırtan tek şey, ara sıra bir apartman kapısının sertçe kapanma sesiydi.

5. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?

Doğru Cevap: D
Paragrafta bir olay akışından çok, sisli bir şehir sabahının atmosferi, görsel ve işitsel ayrıntılarla okurun zihninde canlandırılmaya çalışılmaktadır. Varlıkların ve durumların nitelikleri ön plandadır. Bu nedenle ağır basan anlatım biçimi "betimleme"dir.
Popüler kültür, adeta bir okyanus gibidir; yüzeyde parıltılı ve davetkârdır ama derinliklerinde tek tip canlılar barındırır. Yüksek sanat ise bir dağ gölüne benzer; ulaşması zor, suyu serin ve berraktır, içinde kendine özgü, nadir türler yaşar. Popüler olan, geniş kitlelere hitap etmek için sivri köşelerini törpülerken, nitelikli sanat özgünlüğünden ve derinliğinden taviz vermez. Biri anlık bir keyif sunarken diğeri zamanla demlenen, kalıcı bir tat bırakır.

6. Bu parçada düşünceyi geliştirmek için özellikle aşağıdakilerin hangisinden yararlanılmıştır?

Doğru Cevap: C
Yazar, popüler kültürü "okyanusa", yüksek sanatı ise "dağ gölüne" benzeterek "benzetme" yapmıştır. Aynı zamanda bu iki sanat anlayışını hitap ettikleri kitle, özgünlük ve kalıcılık gibi yönlerden kıyaslayarak "karşılaştırma" yöntemine başvurmuştur.
"Okudum, bitti." denilerek bir kenara atılan kitaplar vardır. Bir de okuması bitse de zihninizde yaşamaya devam eden, karakterleriyle konuştuğunuz, mekânlarında dolaştığınız kitaplar... İşte gerçek edebiyat, bu ikinci türden olanlardır. Zamanın ve mekânın ötesine geçip okurun ruhuna dokunabilen, onu dönüştüren metinlerdir. Piyasayı dolduran ve hızla tüketilen "çok satanlar" listesindeki eserlerin çoğu ise bu kalıcılıktan maalesef yoksundur.

7. Bu parçada yazarın yakındığı durum aşağıdakilerden hangisidir?

Doğru Cevap: D
Yazar, kalıcı ve okurun zihninde yaşayan "gerçek edebiyat" ile hızla tüketilen "çok satanlar" arasında bir ayrım yapmakta ve ikincisinin, yani niteliksiz olanın nitelikli olana tercih edilmesinden ve rağbet görmesinden şikayet etmektedir.
Kesinlikle hayır. Bir dili öğrenmek, sadece gramer kurallarını ezberlemek ve kelime listeleri yapmak değildir. Bu, dilin iskeletini öğrenmektir, ruhunu değil. Dilin ruhuna dokunabilmek için o dilin konuşulduğu kültürle iç içe yaşamak, o dilde yapılmış esprilere gülebilmek, atasözlerindeki inceliği fark edebilmek gerekir. Müzik dinlemeden, film izlemeden, sokakta insanlarla sohbet etmeden sadece kitaplardan öğrenilen bir dil, eksik ve cansız kalmaya mahkûmdur.

8. Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine yanıt olarak söylenmiş olabilir?

Doğru Cevap: B
Parça, "Kesinlikle hayır." diyerek bir soruya net bir cevapla başlıyor ve devamında sadece gramer ve kelime ezberinin bir dili öğrenmek için neden yeterli olmadığını kültürel unsurlara vurgu yaparak açıklıyor. Bu yapı, B şıkkındaki soruya mükemmel bir yanıt oluşturmaktadır.
(I) Proje bazlı öğrenme, öğrencilerin gerçek dünya sorunlarına çözüm aradığı aktif bir öğrenme modelidir. (II) Bu modelde öğretmen, bilgiyi doğrudan aktaran kişi olmak yerine bir rehber rolü üstlenir. (III) Öğrenciler, gruplar halinde çalışarak araştırma yapar, planlar ve bir ürün ortaya koyarlar. (IV) Bu süreç, onların problem çözme ve iş birliği yapma becerilerini geliştirir. (V) Eğitim sistemlerinin temel amacı, bireyleri topluma faydalı vatandaşlar olarak yetiştirmektir. (VI) Dolayısıyla proje bazlı öğrenme, öğrencileri sadece bilgiyle donatmakla kalmaz, aynı zamanda onlara 21. yüzyıl yetkinlikleri kazandırır.

9. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?

Doğru Cevap: D
Parçanın ilk dört cümlesi, "proje bazlı öğrenme" modelinin tanımını, işleyişini ve kazandırdığı becerileri anlatmaktadır. V. cümlede ise konu proje bazlı öğrenmeden, "eğitim sistemlerinin genel amacına" kaymaktadır. Bu cümle, yeni ve daha genel bir konuya giriş yaptığı için ikinci paragrafın başlangıcı olmaya uygundur.
Dijital çağ, bilgiye erişimi demokratikleştirdi. Artık dünyanın en ücra köşesindeki bir insan bile en prestijli üniversitelerin derslerine, en büyük kütüphanelerin arşivlerine anında ulaşabiliyor. Ancak bu durum, bilginin kendisinin değersizleştiği anlamına gelmiyor. Aksine, bu bilgi okyanusunda boğulmamak için doğru bilgiyi seçme, onu analiz etme ve eleştirel bir süzgeçten geçirme becerisi her zamankinden daha değerli hale geldi. Önemli olan bilgiye sahip olmak değil, o bilgiyle ne yapacağını bilmektir.

10. Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılabilir?

Doğru Cevap: D
Parçada, bilgiye erişimin kolaylaştığı ancak bu bilgi bolluğu içinde doğru ve anlamlı olanı ayırt etme, yani bilgiyi işleme ve eleştirel düşünme becerisinin asıl değerli olan yetenek haline geldiği vurgulanmaktadır.
Biyomimikri, doğanın milyonlarca yıllık evrim sürecinde geliştirdiği modelleri, sistemleri ve stratejileri taklit ederek insan problemlerine sürdürülebilir çözümler bulmayı amaçlayan bir inovasyon yaklaşımıdır. Yusufçuğun uçuş mekaniğinden esinlenerek daha stabil dronlar yapmak, termit yuvalarının havalandırma sistemini taklit ederek enerji verimli binalar tasarlamak veya lotus çiçeğinin kendini temizleyen yüzeyinden yola çıkarak su tutmayan boyalar üretmek bu yaklaşımın somut örnekleridir. Doğa, karşılaştığı sorunlara en az enerji ve malzeme ile en etkili çözümleri bulmuş en büyük mühendistir.

11. Bu parça için en uygun başlık aşağıdakilerden hangisidir?

Doğru Cevap: C
Paragraf, baştan sona "biyomimikri" kavramını tanımlamakta, amacını açıklamakta (inovasyon için çözüm bulma) ve somut örnekler vererek konuyu detaylandırmaktadır. Bu nedenle, hem kavramın adını içeren hem de içeriğini özetleyen C şıkkı en uygun başlıktır.
Bir hedefe ulaşma yolunda atılan her adım değerlidir, ancak başarısızlıklar da en az başarılar kadar öğreticidir. Çoğu zaman hedefe giden doğrusal bir yol hayal ederiz. Oysa gerçekte bu yol, denemeler, yanılmalar, geri dönüşler ve rotayı yeniden hesaplamalarla doludur. Thomas Edison ampulü bulmadan önce binlerce kez başarısız olduğunu söylemiştir. Bu başarısız denemelerin her biri, onu doğru sonuca bir adım daha yaklaştıran birer ders niteliğindeydi. Dolayısıyla, başarısızlıktan korkmak yerine onu öğrenme sürecinin doğal ve gerekli bir parçası olarak görmek, nihai başarıya ulaşmanın anahtarıdır.

12. Bu parçada asıl vurgulanmak istenen kavram aşağıdakilerden hangisidir?

Doğru Cevap: C
Paragraf, başarısızlıkların kötü bir şey olmadığını, aksine öğrenme sürecinin ayrılmaz ve değerli bir parçası olduğunu Thomas Edison örneğiyle vurgulamaktadır. Ana fikir, başarısızlığa karşı olumlu bir tutum geliştirmek ve onu bir fırsat olarak görmektir.