İçereği Atla
Paragrafta Anlam Testi - 3

Paragrafta Anlam Testi - 3

Modern insanın en büyük korkularından biri "can sıkıntısı"dır. Sürekli bir bildirim akışı, izlenecek sonsuz içerik ve meşgul olunacak sayısız aktivite ile bu durumu hayatımızdan tamamen kovduğumuzu sanırız. Oysa bu, bir yanılgıdır. Tarihsel olarak can sıkıntısı, aristokrat sınıfın bir lüksü, düşünmek ve yaratmak için bir ön koşuldu. Bugün ise ondan, bir vebaymış gibi kaçıyoruz. Düşünür Pascal, "İnsanın mutsuzluğunun tek nedeni, odasında sessizce nasıl oturacağını bilememesidir." derken tam da bu duruma işaret ediyordu. Zihnin sürekli dış uyaranlarla meşgul edilmesi, onu sığlaştırır ve derinlemesine düşünme yeteneğini köreltir. Gerçek yaratıcılık ve özgün fikirler, zihnin kendi içine dönebildiği, serbestçe dolaşabildiği o verimli can sıkıntısı anlarında filizlenir.

1. Bu parçada can sıkıntısıyla ilgili asıl vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

Doğru Cevap: C
Parçada, modern insanın can sıkıntısından kaçtığı ancak bu durumun aslında yaratıcılık ve derin düşünce için bir fırsat olduğu anlatılmaktadır. Diğer şıklar parçada geçen yan fikirler olsa da asıl vurgulanan, can sıkıntısının olumsuz bir durum olmadığı, aksine verimli bir zihinsel alan yarattığıdır.
Kintsugi, kırılan seramik eşyaları altın, gümüş veya platin tozu karıştırılmış lake ile birleştirme sanatıdır. Bu felsefede amaç, kusuru gizlemek değil, tam aksine onu vurgulamaktır. Kırıklar, nesnenin tarihinin ve yaşadığı travmanın bir parçası olarak kabul edilir ve altınla belirginleştirilerek adeta bir onur madalyası gibi sergilenir. Bu yaklaşıma göre, kırılıp onarılan bir nesne, eskisinden bile daha değerli ve güzeldir çünkü bir yaşanmışlık, bir hikâye kazanmıştır. Kintsugi, sadece bir onarım tekniği değil, aynı zamanda kusurları ve kırılganlıkları kucaklamayı, yaşamın getirdiği yaraları bilgelik ve güzellik kaynağı olarak görmeyi öğreten derin bir hayat dersidir. Mükemmel olmamanın getirdiği eşsiz güzelliği yüceltir.

2. Bu parçada Kintsugi sanatı ve felsefesiyle ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

Doğru Cevap: E
Parçada Kintsugi'nin ne olduğu, felsefesi, kusurlara bakış açısı ve onarımda kullanılan malzemeler anlatılmıştır. Ancak bu sanatı öğrenmenin zorluğuna veya ne kadar süren bir eğitim gerektirdiğine dair herhangi bir bilgi verilmemiştir.
Doğrulama yanlılığı, insanların mevcut inançlarını veya hipotezlerini doğrulayan bilgileri arama, tercih etme ve yorumlama eğilimidir. Bu bilişsel yanılgı, karşıt görüşleri veya inançlarımızı sarsabilecek kanıtları göz ardı etmemize neden olur. Özellikle sosyal medya çağında, algoritmaların sürekli olarak bizimle aynı fikirdeki içerikleri önümüze getirmesiyle bu durum daha da pekişir. Kendi görüşlerimizi yansıtan haber kaynaklarını takip eder, farklı düşünenleri "yanlış" veya "bilgisiz" olarak etiketleriz. ----. Bu durum, toplumsal kutuplaşmayı artırırken bireyin eleştirel düşünme ve empati kurma becerisini de zayıflatır.

3. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

Doğru Cevap: C
Boşluktan önceki cümleler, insanların sürekli kendi görüşlerini destekleyen içeriklerle karşılaştığını ve farklı görüşleri dışladığını anlatmaktadır. Boşluktan sonraki cümle ise bu durumun sonuçlarından (kutuplaşma, eleştirel düşüncenin zayıflaması) bahsetmektedir. "Yankı odasına hapsolma" metaforu, önceki fikirleri mükemmel bir şekilde özetler ve sonraki cümleye mantıksal bir köprü kurar.
(I) Bilimsel ilerlemenin genellikle tuğlaları üst üste koyarak doğrusal bir şekilde yükselen bir yapı olduğu düşünülür. (II) Oysa bilim tarihçisi Thomas Kuhn, bu görüşe karşı çıkarak bilimin devrimsel sıçramalarla ilerlediğini öne sürer. (III) Kuhn'a göre bilim, belirli bir dönemde geçerli olan ve "paradigma" olarak adlandırılan bir dizi kabul edilmiş teori ve yöntem çerçevesinde yapılır. (IV) Ancak zamanla bu paradigma, açıklayamadığı yeni bulgularla, yani "anomalilerle" karşılaşır ve bir krize girer. (V) Bilim insanları, bu kriz anlarında yoğun bir rekabet ortamında çalışmak zorunda kalabilirler. (VI) Sonunda, bu anomalileri de açıklayabilen tamamen yeni bir paradigma ortaya çıkar ve eski paradigmayı yıkarak bir bilimsel devrim gerçekleştirir.

4. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

Doğru Cevap: D
Paragraf, Thomas Kuhn'un bilimsel devrimler ve paradigma kayması teorisini adım adım açıklamaktadır. I, II, III, IV ve VI numaralı cümleler bu teorinin aşamalarını (doğrusal ilerleme fikrine karşı çıkış, paradigma tanımı, anomali ve kriz, yeni paradigmanın doğuşu) mantıksal bir bütünlük içinde anlatır. V. cümle ise bu teorik akıştan saparak bilim insanlarının çalışma koşullarına dair genel ve konunun özüyle ilgisiz bir yorumda bulunmaktadır.
Sesli kitaplar, son yıllarda yayıncılık dünyasının en hızlı büyüyen segmentlerinden biri haline geldi. Modern yaşamın koşuşturması içinde kitap okumaya vakit bulamayan pek çok kişi için edebiyata ve bilgiye ulaşmanın pratik bir yolu oldu. Araba kullanırken, spor yaparken veya ev işleriyle uğraşırken bir yandan da bir romanı "dinlemek" mümkün. Elbette, geleneksel okurlar arasında "dinlemenin" gerçek bir "okuma" sayılıp sayılmayacağına dair hararetli bir tartışma mevcut. Gözle takip etmenin, metinle kurulan ilişkinin derinliğinin yerini hiçbir şeyin tutamayacağını savunuyorlar. Bu görüşte haklılık payı olsa da sesli kitapların edebiyatı hayatından tamamen çıkarmış büyük bir kitleyi yeniden kazanma potansiyelini göz ardı etmemek gerekir. Nihayetinde önemli olan, hikâyelerin ve fikirlerin bir şekilde insanlara ulaşmaya devam etmesidir.

5. Bu parçada yazarın sesli kitaplarla ilgili temel amacı aşağıdakilerden hangisidir?

Doğru Cevap: D
Yazar, sesli kitaplara yönelik eleştirilere (dinlemek okumak mıdır?) yer vererek konuya tek taraflı yaklaşmıyor. Ancak paragrafın sonunda, bu eleştirilere rağmen sesli kitapların insanları edebiyatla buluşturma gibi önemli bir işlevi olduğunu vurgulayarak olumlu bir sonuca varıyor. Dolayısıyla amacı, artıları ve eksileriyle bir değerlendirme yapıp nihayetinde olumlu bir rolü olduğunu göstermektir.
Psikolojide "hedonik adaptasyon" veya "hedonik koşu bandı" olarak bilinen bir kavram vardır. Bu teoriye göre insanlar, yaşamlarındaki büyük olumlu veya olumsuz olaylara rağmen zamanla sabit bir mutluluk seviyesine geri dönme eğilimindedir. Örneğin, piyangodan büyük ikramiye kazanan bir kişinin mutluluk seviyesi ilk başta tavan yapsa da bir veya iki yıl içinde genellikle eski seviyesine döner. Benzer şekilde, ciddi bir kaza geçirip engelli kalan bir birey de başlangıçtaki büyük üzüntü ve travmanın ardından zamanla yeni durumuna adapte olarak eski mutluluk düzeyine şaşırtıcı derecede yaklaşabilir. Bu durum, mutluluğun büyük ölçüde dış koşullara değil, içsel referans noktamıza bağlı olduğunu gösterir. Sürekli daha fazlasını isteyerek mutluluğu kovalarız ama aslında bir koşu bandında durduğumuz yerde sayarız.

6. Bu parçanın anlatımında aşağıdaki düşünceyi geliştirme yollarından hangileri birlikte kullanılmıştır?

Doğru Cevap: B
Paragraf, "hedonik adaptasyon" kavramının ne olduğunu açıklayarak, yani onun "tanımını" yaparak başlamaktadır. Ardından, bu soyut kavramı somutlaştırmak ve anlaşılır kılmak için piyango kazanan veya kaza geçiren insanlar üzerinden somut "örnekler" vermektedir. Bu iki yöntem, parçanın ana iskeletini oluşturur.
Brütalizm, 1950'ler ve 70'ler arasında popüler olan ve genellikle devasa, işlenmemiş beton kütleleriyle tanınan bir mimari akımdır. Pek çok kişi tarafından soğuk, sevimsiz ve hatta totaliter rejimleri çağrıştırdığı gerekçesiyle eleştirilir. Gerçekten de brütalist yapılar, süslemesiz ve dürüst malzeme kullanımlarıyla alışılageldik güzellik anlayışına meydan okur. Ancak bu akımı sadece estetik bir yavanlık olarak görmek büyük bir haksızlıktır. Brütalizm, özünde, II. Dünya Savaşı sonrası dönemin sosyal ideallerini yansıtan bir dürüstlük ve işlevsellik arayışıydı. Malzemeyi gizlemeyi reddederek, yapının ne olduğunu ve nasıl inşa edildiğini cesurca sergiliyordu. Bugün yeniden keşfedilen bu yapılar, bir dönemin ruhunu, umutlarını ve mimarideki radikal arayışlarını yansıtan anıtsal heykeller olarak okunmalıdır.

7. Bu parçada yazarın brütalist mimariye yönelik tutumu aşağıdakilerden hangisidir?

Doğru Cevap: E
Yazar, brütalizme yönelik yaygın eleştirileri (soğuk, sevimsiz) kabul ederek başlıyor ancak hemen ardından bunun bir "haksızlık" olduğunu belirterek konuya farklı bir açıdan yaklaşıyor. Akımın arkasındaki felsefeyi (dürüstlük, sosyal idealler) ve tarihsel bağlamı açıklayarak, ona yönelik yüzeysel bakışın ötesine geçmeyi amaçlıyor. Bu, akımın değerini teslim etme ve önemini vurgulama çabasıdır.
Bu, uzmanlık gerektiren alanlarda sıkça düşülen bir yanılgıdır. Birçok insan, olağanüstü başarıların arkasında doğuştan gelen eşsiz bir "yetenek" veya bir "deha" pırıltısı arar. Oysa Mozart'ın babasının da bir besteci olması ve onu çok küçük yaşlardan itibaren zorlu bir eğitime tabi tutması göz ardı edilir. Veya bir sporcunun zirveye çıkmak için her gün antrenman yaptığı binlerce saat unutulur. Evet, genetik yatkınlık veya zekâ bir başlangıç avantajı sağlayabilir. Ancak bir alanda "ustalık" seviyesine ulaşmak, neredeyse her zaman yeteneğin değil, "bilinçli pratik" adı verilen sistematik, odaklanmış ve zorlayıcı çalışma disiplininin bir sonucudur. Yetenek, sizi oyuna sokar ama oyunu kazandıran şey, adanmışlıkla harcanan emektir.

8. Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine bir yanıt niteliğindedir?

Doğru Cevap: C
Parça, baştan sona iki kavramı, "yetenek" ve "disiplinli çalışma"yı karşılaştırmaktadır. Başarıların arkasında genellikle yeteneğin arandığını ama asıl belirleyici faktörün sistematik çalışma olduğunu savunmaktadır. Bu yapı, C şıkkındaki "yetenek mi, çalışma mı?" sorusuna verilmiş kapsamlı bir cevap niteliğindedir.
(I) 20. yüzyıl kent planlaması, büyük ölçüde otomobilin egemenliği altında şekillendi. (II) Şehirler, merkezden uzaklaşan banliyöler, geniş otoyollar ve devasa otoparklarla insan ölçeğinden uzaklaştı. (III) Bu durum, insanların komşularıyla rastlantısal karşılaşmalar yaşayacağı, sosyalleşeceği kamusal alanları yok etti. (IV) Buna bir tepki olarak son yıllarda "yeni şehircilik" akımı, insanı ve yaya hareketliliğini merkeze alan bir anlayışı savunuyor. (V) Bu anlayış, konut, iş yeri ve sosyal alanların iç içe geçtiği, karma kullanımlı mahalleler tasarlamayı hedefler. (VI) Amaç, insanların otomobile ihtiyaç duymadan yürüyerek veya bisikletle günlük işlerini halledebildiği, canlı ve güvenli sokaklar yaratmaktır.

9. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?

Doğru Cevap: C
Parçanın ilk üç cümlesi (I, II, III), otomobil merkezli kent planlamasının yarattığı bir "sorunu" ve olumsuz sonuçlarını (insan ölçeğinden uzaklaşma, sosyalleşmenin azalması) anlatmaktadır. IV. cümleden itibaren ise "Buna bir tepki olarak" ifadesiyle bu soruna yönelik bir "çözüm" olan "yeni şehircilik" akımı ve onun ilkeleri anlatılmaya başlanmıştır. Konunun sorundan çözüme geçtiği IV. cümle, ikinci paragrafın başlangıcıdır.
Seçim paradoksu, modern toplumun temel inançlarından birini sarsar: Daha fazla seçeneğe sahip olmanın her zaman daha iyi olduğu düşüncesi. Bir markette onlarca çeşit zeytinyağı veya bir dijital platformda binlerce film arasından seçim yapmaya çalıştığımızı düşünelim. Araştırmalar gösteriyor ki, seçeneklerin sayısı belirli bir noktayı aştığında karar verme süreci felç olmaya başlar. Karar verebilsek bile, seçmediğimiz diğer alternatiflerin potansiyel olarak daha iyi olabileceği endişesi nedeniyle yaptığımız seçimden daha az tatmin oluruz. Ayrıca, mükemmel seçimi yapma beklentimiz arttığı için, seçtiğimiz ürün veya durum en ufak bir kusur gösterdiğinde yaşadığımız hayal kırıklığı da o denli büyük olur. Yani özgürlüğümüzü artırdığını sandığımız seçenek bolluğu, aslında bizi daha endişeli ve daha az mutlu bireylere dönüştürebilir.

10. Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine kesin olarak ulaşılabilir?

Doğru Cevap: D
Paragraf, seçenek bolluğunun üç temel olumsuz sonucuna odaklanıyor: karar verme sürecinin felç olması (zorlaşması), seçilmeyen alternatifler yüzünden tatminin azalması ve beklentilerin yükselmesiyle hayal kırıklığının artması. Bu üç etki de D şıkkında "karar verme sürecini zorlaştırarak ve beklentileri yükselterek psikolojik refahı olumsuz etkileyebilir" şeklinde doğru bir biçimde özetlenmiştir.
Plasebo etkisi, farmakolojik olarak etkisiz bir madde veya tedavinin, hastanın onu etkili bulacağına inanması nedeniyle gerçekten de olumlu fizyolojik veya psikolojik sonuçlar doğurmasıdır. Bir hastaya şekerden yapılmış bir hapın güçlü bir ağrı kesici olduğu söylendiğinde, hastanın ağrısının gerçekten de hafiflemesi bu etkinin en bilinen örneğidir. Bu durum, bir kandırmaca veya hayal ürünü değildir; beyin görüntüleme çalışmaları, plasebo alan hastaların beyinlerinde gerçekten de vücudun kendi ağrı kesicileri olan endorfinlerin salgılandığını göstermiştir. Bu etki, zihnin ve beklentilerin beden üzerindeki muazzam gücünü kanıtlar. Bir tedavinin başarılı olmasındaki en önemli faktörlerden birinin, o tedaviye duyulan inanç olduğunu ortaya koyar. Dolayısıyla plasebo, sadece boş bir hap değil, inancın biyolojiye dönüşmesinin somut bir delilidir.

11. Bu parça için en uygun başlık aşağıdakilerden hangisidir?

Doğru Cevap: B
Paragraf, plasebo etkisini tanımlıyor, nasıl çalıştığını (inanç ve beklentiyle) açıklıyor ve bunun bilimsel kanıtlarından (endorfin salgılanması) bahsediyor. B başlığı, parçanın tüm kilit unsurlarını (beklenti/inanç, plasebo kavramı, bilimsel temel) kapsayan en uygun başlıktır. Diğer başlıklar ya çok genel (D) ya da konunun sadece küçük bir kısmıyla ilgili (A) veya tamamen ilgisizdir (C, E).
Sistem düşüncesinde "karmaşık" (complex) ve "komplike" (complicated) kavramları arasında önemli bir ayrım yapılır. Komplike bir sistem, örneğin bir jet motoru, çok sayıda parçadan oluşur ancak bu parçalar arasındaki ilişkiler sabit ve öngörülebilirdir. Yeterli bilgiye sahip bir mühendis, motoru söküp takabilir ve nasıl çalışacağını tam olarak bilir. Karmaşık bir sistem ise, örneğin bir trafik sıkışıklığı, bir ekosistem veya borsa, çok sayıda etkileşimli elemandan oluşur ve bu elemanların davranışları, sistemin bütününün öngörülemez ve kendiliğinden gelişen (emergent) bir davranış sergilemesine neden olur. Trafiği yöneten tek bir merkez yoktur; binlerce sürücünün anlık ve birbirinden bağımsız kararları, bütünün davranışını belirler. Karmaşık sistemleri analiz etmek bu yüzden zordur, çünkü onları parçalarına ayırarak anlayamazsınız; bütün, parçaların toplamından farklı ve daha fazlasıdır.

12. Bu parçada "karmaşık" ve "komplike" sistemlerle ilgili olarak asıl vurgulanan fark aşağıdakilerden hangisidir?

Doğru Cevap: C
Paragraftaki temel ayrım, komplike sistemlerin (jet motoru) parçaları arasındaki ilişkilerin sabit ve "öngörülebilir" olması, karmaşık sistemlerin (trafik sıkışıklığı) ise elemanlarının etkileşimiyle "öngörülemez" ve "kendiliğinden gelişen" bir bütün davranışı sergilemesidir. Vurgulanan temel fark, determinizm ve öngörülebilirlik seviyesidir.