İçereği Atla
Paragrafta Anlam Testi - 9

Paragrafta Anlam Testi - 9

Gerçekliğin ne olduğuna dair algımız, duyu organlarımızdan gelen ham verilerin zihnimizde pasif bir şekilde kaydedilmesiyle oluşmaz. Zihin, bu verileri alır almaz onları mevcut inanç kalıpları, geçmiş deneyimler ve kültürel kodlardan oluşan bir filtreyle aktif olarak yorumlar ve yeniden inşa eder. Dolayısıyla nesnel gerçeklik diye bir şey varsa bile, ona doğrudan erişimimiz yoktur; biz sadece zihnimizin inşa ettiği bir simülasyonun içinde yaşarız. Bu, her bireyin kendine özgü bir gerçeklik tünelinde yaşadığı anlamına gelir. Bu tüneller zaman zaman kesişse de asla tam olarak örtüşmez. Bu yüzden mutlak doğrudan ziyade, interaktif bir uzlaşma zemininde buluşuruz.

1. Bu parçadan çıkarılabilecek en kapsamlı yargı aşağıdakilerden hangisidir?

Doğru Cevap: C
Paragrafın ana tezi, gerçekliğin pasifçe algılanmadığı, aksine zihin tarafından aktif olarak "yeniden inşa edildiği" ve bir "simülasyon" olduğu fikridir. Diğer şıklar bu ana tezin birer parçası veya sonucu olsa da, en kapsayıcı ve temel yargı C şıkkında ifade edilmiştir.
Antifrajilite veya anti-kırılganlık, dayanıklılığın ve sağlamlığın ötesinde bir kavramdır. Sağlam bir sistem, şoklara ve strese maruz kaldığında değişmeden kalır, yani hasar almaz. Antifrajil ise, bu tür şoklardan, belirsizlikten ve kaostan beslenerek daha da güçlenen bir yapıya işaret eder. Mitolojideki Hidra gibi, kafası kesildiğinde yerine iki tane çıkması bu duruma bir örnektir. İnsan bağışıklık sistemi de mikroplarla karşılaştıkça güçlenerek anti-kırılgan bir özellik sergiler. Bu kavram, hayatın kaçınılmaz belirsizlikleri karşısında sadece hayatta kalmayı değil, aynı zamanda bu belirsizlikleri birer büyüme ve güçlenme fırsatına çevirmeyi öneren bir yaşam felsefesi sunar.

2. Bu parçada "anti-kırılganlık" ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

Doğru Cevap: C
Parçada anti-kırılganlığın tanımı yapılmış, sağlamlıktan farkı anlatılmış ve çeşitli örnekler verilmiştir. Ancak bu özelliğin spesifik olarak hangi zihinsel egzersizler veya pratiklerle geliştirilebileceğine dair bir bilgi sunulmamıştır.
Seçim paradoksu, modern insanın özgürlüğünü artırdığı varsayılan seçenek bolluğunun, aslında nasıl bir anksiyete ve tatminsizlik kaynağına dönüşebildiğini açıklar. Onlarca çeşit kahve, yüzlerce farklı televizyon kanalı veya binlerce potansiyel tatil rotası... Seçeneklerin sayısı belirli bir eşiği aştığında, karar verme mekanizmamız adeta felç olur. Bir karara varsak bile, aklımız sürekli olarak seçmediğimiz diğer alternatiflerde kalır. ----. Sonuç olarak, daha fazla seçeneğe sahip olmak bizi daha özgür değil, aksine daha az mutlu ve daha kararsız bireyler haline getirir.

3. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

Doğru Cevap: D
Boşluktan önceki cümle "aklımızın seçmediklerimizde kalmasından" bahsetmektedir. Bu durumun doğrudan sonucu, yapılan seçimden tatmin olmamak ve potansiyel bir pişmanlık duymaktır. D şıkkı bu neden-sonuç ilişkisini en doğru şekilde tamamlamaktadır.
(I) Epigenetik, genetik mirasımızın kaderimiz olmadığı fikrini bilimsel olarak ortaya koyan devrimci bir alandır. (II) DNA dizilimimiz değişmese de genlerimizin "ifadesinin" yani aktif veya pasif olmasının yaşam tarzımızla değişebileceğini gösterir. (III) Beslenme, stres ve egzersiz gibi çevresel faktörler, genlerimizin üzerine eklenen kimyasal etiketler aracılığıyla onların çalışma biçimini etkiler. (IV) Genetik bilimindeki bu tür gelişmeler, pek çok hastalığın tedavisinde yeni umutlar vaat etmektedir. (V) Bu mekanizma, aynı DNA'ya sahip tek yumurta ikizlerinin neden yaşlandıkça farklı özellikler gösterebildiğini de açıklar. (VI) Dolayısıyla genetik bir yatkınlık, kaçınılmaz bir son değil, yönetilebilir bir potansiyeldir.

4. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

Doğru Cevap: B
Paragraf, spesifik olarak "epigenetik" kavramının ne olduğunu ve nasıl işlediğini açıklamaktadır. IV. cümle ise bu mekanizmanın açıklamasından çıkarak "genel olarak genetik bilimindeki gelişmelerin" tıp alanındaki umutlarına değinmektedir. Bu genel ve geleceğe dönük ifade, paragrafın açıklayıcı ve mekanizmaya odaklı akışını bozmaktadır.
(I) Sürrealizm veya Gerçeküstücülük, 20. yüzyılın başlarında aklın ve mantığın egemenliğine bir isyan olarak doğmuştur. (II) Temel amacı, bilinçaltının ve rüyaların sınırsız dünyasını sanatsal ifadeye taşımaktır. (III) Bu akımın sanatçıları, otomatizm gibi teknikler kullanarak aklın denetiminden kurtulmuş, rastlantısal ve şaşırtıcı imgeler yaratmayı hedeflemişlerdir. (IV) Resimde Salvador Dalí, şiirde André Breton bu akımın en tanınmış öncüleridir. (V) Sürrealizmin sinema üzerindeki etkisi de oldukça derin ve kalıcı olmuştur; çünkü sinema, doğası gereği rüyaların mantıksız ve akışkan yapısını görselleştirmek için çok uygun bir araçtır. (VI) Luis Buñuel'den David Lynch'e kadar pek çok yönetmen, filmlerinde sürrealist imgeler ve anlatım teknikleri kullanarak seyirciyi bilinçaltının dehlizlerinde bir yolculuğa çıkarmıştır.

5. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?

Doğru Cevap: D
Parçanın ilk dört cümlesi, Sürrealizm akımını genel olarak (tanımı, amacı, tekniği, öncüleri) tanıtmaktadır. V. cümleden itibaren ise konu, bu akımın "sinema üzerindeki etkisine" odaklanarak daha özel bir alana geçiş yapmaktadır. Bu konu değişimi, V. cümlenin yeni bir paragrafın başlangıcı olmasını gerektirir.
Bir ormanın ekolojik bütünlüğü, sadece içinde barındırdığı ağaçların toplamından ibaret değildir. Köklerin altındaki karmaşık mantar ağları, ağaçlar arasında besin ve bilgi alışverişini sağlayan bir yeraltı interneti gibidir. Bu "wood wide web", yaşlı ve güçlü ağaçların genç fidanlara kaynak aktarmasına, bir ağacın hastalık veya böcek saldırısı hakkında diğerlerini uyarmasına olanak tanır. Bu karşılıklı bağımlılık ve iş birliği ağı, ormanı tek tek ağaçlardan oluşan bir topluluk olmaktan çıkarıp adeta tek bir süper organizmaya dönüştürür. Ormanı bu şekilde görmemek, onun karmaşık ve bilge doğasını anlamamaktır.

6. Bu parçanın anlatımında aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangileri bir arada kullanılmıştır?

Doğru Cevap: A
Paragraf, ormanlardaki mantar ağlarının işleyişi hakkında bilgi vererek (Açıklayıcı Anlatım) başlar. Ancak son cümlede, "Ormanı bu şekilde görmemek, onun karmaşık ve bilge doğasını anlamamaktır." diyerek yaygın bir bakış açısını eleştirir ve kendi görüşünün doğruluğunu savunur (Tartışmacı Anlatım).
Zaman algısı, bir nehrin akışına benzer; bazen yatağı daralır ve hızla akar, bazen de genişler ve yavaşlar. Tehlike anında veya yoğun bir heyecan yaşadığımızda, beynimiz normalden çok daha fazla anı kaydettiği için zaman yavaşlamış gibi gelir. Oysa rutin ve monoton bir gün, geriye dönüp baktığımızda sanki göz açıp kapayıncaya kadar geçmiş gibidir çünkü beyin kaydedecek yeni ve önemli bir veri bulamamıştır. Bu durum, "tatil paradoksu" olarak da bilinir: Tatil yaparken zaman çok hızlı geçer gibi görünse de tatilden sonra geriye dönüp bakıldığında, yaşanan yeni deneyimlerin çokluğu nedeniyle o kısa süre çok daha uzunmuş gibi hatırlanır.

7. Bu parçada düşünceyi geliştirmek için özellikle hangilerinden yararlanılmıştır?

Doğru Cevap: B
Yazar, zaman algısını "bir nehrin akışına" benzeterek (Benzetme) işe başlamış, ardından zamanın hızlı ve yavaş aktığı durumları (heyecan anı - rutin gün) birbiriyle kıyaslayarak (Karşılaştırma) düşüncesini geliştirmiştir.
I. Bu durum, çatışan iki düşünce veya inanç nedeniyle yaşanan zihinsel rahatsızlık halidir. II. Örneğin, sigaranın zararlı olduğunu bilmesine rağmen sigara içmeye devam eden bir kişi bu durumu yaşar. III. Birey, bu rahatsızlığı azaltmak için ya davranışını ya da düşüncesini değiştirme eğilimine girer. IV. Bilişsel çelişki, sosyal psikolojinin en temel kavramlarından biridir. V. Yani ya sigaranın o kadar da zararlı olmadığına kendini ikna etmeye çalışır ya da sigarayı bırakır.

8. Numaralanmış cümlelerle anlamlı bir paragraf oluşturulduğunda doğru sıralama nasıl olur?

Doğru Cevap: D
Paragraf, en genel ifadeyle, yani kavramın tanıtımıyla (IV) başlamalıdır. Ardından bu kavramın tanımı (I) yapılmalıdır. Tanımı somutlaştıran bir örnek (II) verilmeli, bu çelişki karşısında bireyin ne yaptığı (III) ve bu eyleme dair bir açıklama (V) ile paragraf sonlandırılmalıdır.
"Büyük Veri"nin toplumsal sorunlara çözüm bulma potansiyeli abartılıyor olabilir. Milyarlarca insanın dijital izlerini analiz ederek salgın hastalıkları tahmin etme, trafik akışını optimize etme veya suç oranlarını düşürme gibi hedefler kulağa hoş geliyor. Ancak bu veri odaklı yaklaşım, "korelasyonun nedensellik olmadığını" unutan tehlikeli bir indirgemecilik barındırıyor. İki olayın birlikte gerçekleşmesi, birinin diğerine neden olduğu anlamına gelmez. Ayrıca, verileri toplayan ve yorumlayan algoritmaların, onları tasarlayanların bilinçli veya bilinçsiz ön yargılarını yansıtması kaçınılmazdır. Bu durum, mevcut toplumsal eşitsizlikleri pekiştiren ve "veriye dayalı" görünen ayrımcı uygulamalara yol açabilir. Veri, bir araçtır; ama asla aklın ve ahlaki yargının yerine geçmemelidir.

9. Bu parçadaki yazarın "Büyük Veri"ye yaklaşımı için en doğru tanım hangisidir?

Doğru Cevap: C
Yazar, Büyük Veri'nin potansiyel faydalarını ("kulağa hoş geliyor") kabul ederek başlıyor. Ancak paragrafın devamında bu yaklaşıma dair ciddi eleştiriler (indirgemecilik, ön yargılı algoritmalar) getirerek şüpheci ve uyarıcı bir tavır sergiliyor. Bu, C şıkkındaki dengeli ve eleştirel duruşu ifade eder.
Sapir-Whorf hipotezi, en basit haliyle, konuştuğumuz dilin dünyayı algılama ve düşünme biçimimizi şekillendirdiğini öne sürer. Bu hipotezin güçlü versiyonuna göre dil, düşünceyi belirler; yani bir dilde belirli bir kavram için bir kelime yoksa, o dilin konuşurları o kavramı düşünemezler. Zayıf versiyonu ise dilin düşünceyi belirlemediğini ancak onu etkilediğini ve belirli düşünce kalıplarına daha yatkın hale getirdiğini savunur. Örneğin, kar için onlarca farklı kelimesi olan bir Eskimo'nun karı algılayışıyla, sadece tek bir kelimesi olan birinin algılayışı farklı olacaktır. Günümüz dilbilimcileri genellikle zayıf versiyonu daha makul bulmaktadırlar.

10. Bu parçadan Sapir-Whorf hipoteziyle ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi çıkarılamaz?

Doğru Cevap: C
Paragrafta, hipotezin "güçlü versiyonunun" bile dilin düşünceyi "belirlediğini" öne sürdüğü belirtilmiş, ancak bu görüşün "kanıtlandığına" dair bir ifade yoktur. Aksine, günümüz dilbilimcilerinin "zayıf versiyonu" daha makul bulduğu söylenerek bu görüşün kesin olmadığı ima edilmiştir.
Siyah kuğu teorisi, aşırı nadir görülen, öngörülmesi neredeyse imkânsız olan ve gerçekleştiğinde devasa sonuçlar doğuran olayları tanımlamak için kullanılır. Bu olaylar, meydana gelene kadar olasılık dışı kabul edilirler. Ancak gerçekleştikten sonra, insanlar geriye dönüp baktığında olayın aslında açıklanabilir ve tahmin edilebilir olduğuna dair kendilerini ikna edecek anlatılar oluştururlar. İnternetin yükselişi, 11 Eylül saldırıları veya 2008 mali krizi bu tür olaylara örnek olarak gösterilebilir. Teori, tarihin ve toplumların seyrini belirleyen şeyin, bildiğimiz ve tahmin ettiğimiz düzenli olaylar değil, bu beklenmedik ve sarsıcı "siyah kuğular" olduğunu savunur.

11. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

Doğru Cevap: A
Parçada, "siyah kuğu" teorisinin tanımı yapılmış (Tanımlama), nasıl işlediği anlatılmış (Açıklama), internet, 11 Eylül gibi olaylar sıralanmış (Örnekleme) ve öngörülen ile beklenmedik olayların etkisi kıyaslanmıştır (Karşılaştırma). Ancak düşünceyi desteklemek için bir uzmanın ismine veya sözüne başvurulmamıştır (Tanık Gösterme).
İnsanın trajedisi, genellikle ne istediğini bildiğini sanması ama aslında arzuladığı şeyin doğasını hiç anlamamış olmasıdır. Arzu, bir nesneye veya hedefe yönelik basit bir istek değildir; o, büyük ölçüde başkalarının arzularını taklit etme sürecidir. Biz bir şeyi, o şeyin kendisinden ziyade, başkalarının ona atfettiği değer ve arzu nedeniyle arzularız. Bu "mimetik" veya taklitçi arzu, bizi sonsuz bir rekabet ve tatminsizlik döngüsüne hapseder. Çünkü elde ettiğimiz şey, hiçbir zaman arzumuzu ateşleyen o dışsal onayı ve değeri tam olarak karşılamaz. Gerçek özgürlük, belki de bu taklit zincirini kırmak ve neyi, neden arzuladığımızı samimiyetle sorgulamakla başlar.

12. Bu parçada insan arzusuyla ilgili asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

Doğru Cevap: D
Paragrafın ana tezi, arzunun "mimetik" yani "taklitçi" doğası üzerine kuruludur. "Biz bir şeyi... başkalarının ona atfettiği değer ve arzu nedeniyle arzularız." cümlesi bu fikri net bir şekilde ortaya koyar. Diğer şıklar bu ana fikrin sonuçları veya yan unsurlarıdır.